YAPMA BE ALİ !
Ali Taran’ı tanır ve severim. Rahmetli yeğenimin eski kocasıdır. İktidar özürlü bir siyasi partinin reklam kampanyasını yürüteceğini öğrendiğimde onun adına çok üzüldüm. Gerçi o, aşağılık bir herifi bile, bu milletin yüzde yedisine pazarlayabilmişti amma, bu seferki müşterisi için, kanımca o kadarlık bir fark dahi sağlayamayacaktı.Bir milletin kökleşmiş nefretini silmek,yönetim yeteneği adına hiçbir niteliğe sahip bulunmayan bir zümreyi iktidara taşımak kolay mı idi?
Lakin Ali, bu kadarını ummadığım bir biçimde dehasını yine gösterdi. Bu milletin hiçbir şekilde iktidara getirmeyeceğini çok iyi bildiği bu zümreyi, en azından millete sempatik göstermenin yolunu buldu. Gerçekten, ALKIŞ kampanyası ile, sanırım şunu ifade etmek istedi Ali. Bu zümre, iktidara gelebilecek niteliklerden yoksundur amma, en azından bu millet için yapılan iyi şeyleri takdir etmek basiret ve centilmenliğine sahiptir ve başarılı bir iktidar partisini alkışlamaktan geri durmaz. Her ne kadar bu çaba bir doğruyu ifade etmese de, müşterisini bu hayali vasıfla lanse etmek istemesi hiç te saçma bir girişim değil. Ola ki, birkaç sempatizan kazandırabilir. Yok eğer, amaç bu değil ise, Ali müşterisini çok kötü kandırmış demektir ki, böyle bir ihtimali asla varit görmem. Çünkü Ali de çok iyi bilir ki, bir iş adamı müşterisini keriz yerine koyarsa, piyasadan kısa zamanda silinir. Sadece ona takılan bir isimle anılmaya devam eder. Malum olduğu üzere, vaktiyle Sülün Osman namında bir uyanık vardı. Birçok kerize, taksim meydanındaki saati, boğaz köprüsünü satmıştı. Aman Ali’ciğim dikkat et. Sakın seni de bir gün SÜLÜN ALİ diye isimlendirmesinler. Buna en çok üzülenlerin başında emin ol ben gelirim.
Ünal SOMUNCUOĞLU