KİM KAYBETTİ SANIYORSUNUZ ÖKÜZLER ?

Bu sualim vatan hainlerine yöneltilmiş bir soru değil. Bu sualim, vatan haini olmadığı halde, bir kızgınlık uğruna, bir vatan haini gibi davranan budala öküzlere yöneltilmiş bir soru. Aklınız sıra CUMHURBAŞKANIMIZA ve AK PARTİYE bir ders vermek istediniz değil mi? Oysa, kurşunu kendi ayağınıza sıktınız. Bir öfke uğruna, vatan hainlerinin yüzünü güldürdünüz. Bu ülkeyi bir pula satan şerefsizlerin ekmeğine yağ sürdünüz. Başta İSTANBUL olmak üzere, güzelim şehirlerimizi, alçak, satılmış, namussuz ve yeteneksiz puştlara peşkeş çektiniz. Yediğiniz halttan memnunsanız, ya aklınızdan zorunuz vardır veya, sizler de maalesef alçakların safında yer tutmaya karar verdiniz demektir. Lakin, bu budalalığınızın sonunda kim kaybetti biliyor musunuz? Ne CUMHURBAŞKANIMIZ ve ne de AK PARTİ ve ne de, özellikle İSTANBULUN yönetimine talip olan gerçekten çok değerli MURAT KURUM kaybetti. Kaybeden sizlersiniz öküzler, sizlersiniz. Bakın sizlere asırlar öncesine ait gerçek bir öykü anlatayım. Vaktiyle SİTE DEVLETLER vardı. Atina devleti, Isparta devleti gibi. Bir zamanlar Atina devletinin başında SOLON isimli bir yönetici vardı. O gerçekten çok değerli yönetici, yirmi beş yıllık iktidarı sonunda Atina Devletini büyük bir refaha kavuşturmuş ve O devrin en büyük devleti haline getirmişti. İşte o SOLON bir gün kırsalda dolaşırken bir köylüye rastlamış ve ona sormuş? İhtiyar halinden memnun musun? Devletinin bu başarılı durumundan hoşnut musun? Karşısındakinin kim olduğunu bilmeyen yaşlı köylü cevap vermiş. Evet dostum, halimden ve devletimin başarılarından çok memnunum. Lakin memnun olmadığım bir şey var. Tam yirmi beş yıldır ülkemin refah ve başarısını sağlayan SOLON isimli bir adam var. Onu hiç tanımıyorum amma, yirmi beş yıldır hep onun adını duymaktan bıktım, artık başımızdan gitsin de ben de onun adını duymaktan kurtulayım. İşte bu olay İKTİDAR YIPRANMASI denen bir siyasi gerçeği ortaya koyan müthiş bir öyküdür. İktidarlar tabii ki yıpranabilir. Tabii ki bu kadar doğru arasında, bazı yanlışlar da bulunabilir. Lakin bütün bunlar, ülkeyi doruğa çıkaran bir iktidarın yere serilmesine sebebiyet veremez. Bu yapılırsa, yeteneksiz, hain puştlara fırsat verilmiş olur. Hainlere ülkeyi satabilmek fırsatının, altın tepsi içinde onlara sunulmasına sebebiyet verilir. İşte bunu hiç unutmamak icabeder. Ben kişisel olarak AK PARTİ mensubu değilim. Sadece oyumu AK PARTİ lehine kullanan sade bir vatandaşım. Bunu böyle yapıyorum, çünkü mümin bir milliyetçi ve ülkesine aşık bir kişi olarak, ülkemin ancak CUMHURBAŞKANIMIZIN yönetiminde bir siyasi parti ile, doruklara çıkacağına inanıyorum. Kişisel menfaatlerime gelince, hayatımda en büyük zararlara AK parti iktidarı sırasında uğradım ve hala uğramaktayım. Ancak benim kişisel zararımın, ülkemin menfaati karşısında en ufak bir değeri bulunmamaktadır. Ben her türlü kişisel zararımı sineye çekebilirim amma, ülkemin en ufak bir zarara uğramasına katlanamam ve izin veremem. Buna izin verenler ise, benim en büyük düşmanlarımdır. Size başka bir olay daha anlatayım. Benim, taa üniversite yıllarından bu yana kardeşim gibi olan bir Libyalı arkadaşım var. İsmi SÜLEYMAN ATEYGA. Bu kardeşim, Mülkiyeyi mezunudur. Üniversiteyi bitirdikten sonra ülkesine döndü ve zaman içinde, büyük elçi, Birleşmiş milletler daimi delegesi, OPEC başkan yardımcısı, Bakanlık gibi çok önemli görevler aldı ve bu görevleri büyük bir başarıyla yerine getirdi. Bu kardeşim 1974 Kıbrıs harekatı sırasında Kaddafiyi ikna etti ve Calludun da yardımıyla, ülkemize çok büyük paraların yanı sıra, yüz yetmiş bir ton uçak yakıtı ve binlerce uçak lastiğini temin etti. O sırada Libya’nın Türkiye büyük elçisi idi. Bu kardeşim, ki Rahmetli eşi de TÜRKTÜR, Kaddafi ile ters düştüğü için TÜRKİYE’ye yerleşti.Nice milliyetçi geçinen vatandaşlarımızdan daha TÜRK MİLLİYETÇİSİ, nice vatandaşımızdan daha fazla bu ülkenin aşkı ile meşbudur. İşte bu arkadaşım, yıllardır TÜRK VATANDAŞI KİMLİĞİNİ ELDE EDEMİYOR. Daha hala bin dereden su getiriliyor. Peki buna karşılık bu kardeşim en ufak bir şikayette bulunuyor mu? ASLA. O hala bu ülkeyi kendi ülkesi kadar çok seviyor ve CUMHURBAŞKANIMIZIN, sadece ÜLKEMİZE DEĞİL, DÜNYA ÜZERİNE GELEN EN BAŞARILI ULUSLARARASI STRATEJİST OLDUĞUNU söylüyor. Bunu söyleyen, uluslararası diplomaside çok başarılı bir diplomat. Bunu bir kere daha hatırlatırım. O ve ben, bu iktidardan hiçbir fayda sağlamamış iken, bu iktidara tereddütsüz bağlı isek, bizim düşüncelerimizin yanlış olduğunu ileri sürebilecek bir ferdi vahid ortaya çıkamaz. Çünküs biz bu düşünceye tamamen tarafsız olarak sahibiz. Daha doğrusu TÜRK MİLLETİNİN TARAFIDA OLDUĞUMUZ İÇİN SAHİBİZ. Bizim kişisel zararlarımızın zerre kadar önemi bulunmamaktadır. Şimdi anladınız mı öküzler; milliyetçilik ne demek, ülkesini sevmek ne demekmiş? Umarım bu yazdıklarım biraz da olsa aklınızı başınıza getirmiştir. Getirmediyse biliniz ki, bundan sonra, tıpkı diğer vatan hainleri gibi, sizler de benim düşmanımsınız.

Ünal SOMUNCUOĞLU

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.

Paylaş